Alsaz (Alsace)

Eylül 2014'de ben Yonca Evren ,eşim Tayfun Evren ve arkadaşlarımız  Tülay Yörgüç ve Necmi Yörgüç ile Alsaz gezisi yapmaya karar verdik. Ben ve  Tülay fotoğraf çekmeyi çok seviyoruz, bu yüzden bizim gezi amacımız genelde fotoğraf çekmek üzerine oluyor. Nedenini çok bilemiyorum belki de üniversitedeyken seçmeli olarak  aldığım sanat tarihi dersleri yüzündendir, tam bir ortaçağ mimarisi aşığıyım. Alsaz bölgesi  benim için mükemmel bir seçim oldu. Ortaçağ kasabalarının bu kadar iyi korunduğu, tüm evlerin sardunyalarla donatıldığı başka bir yer görmedim. 

Pegasus Hava Yolları ile Basel Havaalanı'na (Euroairport) uçtuk. Basel Havaalanıı Almanya, İsviçre ve Fransa'nın ortak kullandığı küçük bir alan.  Biz Fransa çıkışından çıktık, havaalanından araba kiraladık. Arabamızda navigasyon aleti çok işimize yaradı, birinci gün şarap bağlarının arasından geçerek Almanya'nın çok şirin bir ortaçağ kenti olan  Freiburg'a vardık. Basel, Freiburg arası sadece 70 km. Arabamız olduğu için otelimizi şehrin 15 km. dışında küçük bir kasabada seçmiştik, gerçekten de hepimiz iyi bir seçim olduğunu düşündük, küçük, sevimli ve tertemizdi. Valizlerimizi bıraktıktan sonra Freiburg şehrini keşfe çıktık. Şehrin merkezinde bir otoparka arabamızı bıraktıktan sonra doğruca katedralin olduğu Münsterplatz meydanına geldik.  Freiburg Katedrali 116 metrelik kulesiyle rengarenk sardunyaların süslediği gotik evlerin yeraldığı bir meydanın ortasında görülmeye değer bir sanat şaheseri. Etraf cıvıl cıvıl, ara sokakların birinde küçük ama çok şirin bir restoranda akşam yemeğimizi yedik, nefis Alman şarapları içtik. Ertesi sabah tekrar Münsterplatz meydanına  geldik, pazar kurulmuştu, meyve, sebzelerin yanında bukadar çok çiçek satılan başka bir pazar görmedim. Daha sonra feniküler ile  tepeye çıkıp şehrin manzarasını seyredip orman içinden yürüyerek aşağı indik. Şehrin tepeden görüntüsü harikaydı, gotik havayı bozan tek bir çirkin yapı görmedik Freiburg'dan yola çıktık, bağların içinden geçerek çok güzel manzaralar eşliğinde köy, kasaba gezerek Strazburg'a doğru yol almaya başladık. Strazburg gerçek bir masal şehri. Özellikle Noel'de bir başka güzel oluyormuş, ama Eylül ayı da bence gezi için mükemmel bir ay. Burası Alsaz bölgesinin başkenti. Otellerimizi  booking.com'dan ayarladık, dört otelimiz de  süperdi.. Strazburg'da şehir merkezine çok yakın tren garının olduğu meydana bakan çok güzel bir otelde kaldık, merkez yürüme mesafesindeydi. Valizleri bırakıp şehri keşfetmeye koyulduk. Strazburg, Unesco 'Dünya Mirası ' listesinde çok tarihi bir şehir. İll nehri üzerinde Küçük Fransa (Petit France) denilen bir bölge var gerçekten görülmeye değer.İll nehrinin iki yanında camlarından sardunya fışkıran evleriyle bence en romantik şehirlerden. Notre Dame Katedrali, Gutenberg Meydanı görülmesi gereken yerlerden. Alsaz bölgesi 2. Dünya savaşında Almanya ve Fransa arasında gidip geldiği için iki ülkenin de izlerini taşıyor, buna yemekler de dahil. Strazburg'u dolaşmayı bitirdikten sonra otelimize döndük. Sabah kalkıp otelimizde şahane bir kahvaltıdan sonra Colmar'a gitmek üzere yine yola koyulduk.Yine bağların içinden güzel manzaralarla yolculuğa başladık, otoyol hiç kullanmadık tüm yolculuğu köylerin içinden geçerek yaptık, yollar tenhaydı önümüzde genelde sollayacak üzüm taşıyan traktörler oluyordu, bu da yolculuğu daha keyifli hale getiriyordu. Şahane köyler geçtik, hepsi birbirinden güzeldi, bakmaya doyamadık, nerede öğle yemeği yiyeceğimize çok zor karar verdik, neyseki köyler birbirine çok yakındı bazen çok beğendiğimize geri dönüyorduk ama sonunda istediğimize ulaşıyorduk. Strazburg Colmar arasında Obernai  en beğendiğimiz kasabalardan. Şarap ve bira üretimi ve çok iyi korunmuş mimarisiyle önemli bir destinasyon. Alsaz bölgesi reisling üzümünden yapılan beyaz şarabıyla çok ünlü. Hediyelik eşya dükkanlarında şarapla ilgili her türlü ürün bulmak mümkün, tabi dükkanların güzelliği birşey almasanız bile gezilmeye değer. Biz üçüncü gece için Colmar'da kalmayı tercih ettik  ama bir daha yolum bu bölgeye düşerse kesinlikle Hotel Le Gouverneur 'de www.facebook.com/pages/H%C3%B4tel-Le-Gouverneur/154072061310677kalmayı isterim.  Fotoğrafını gördüğünüz bu otelde sadece kahve içebildik Yarı ahşap, sardunyalarla donanmış bu binalar beni büyüledi.Obernai turumuzu bitirip kahvemizi de içtikten sonra Colmar için tekrar yola koyulduk. Yol üzerinde yine çok güzel kasabalardan geçtik. Bu kasabaların hemen hepsinde şarap tadım evleri var, hepside birbirinden güzel. Eylül ayını tercih etme nedenlerimizden biride bağbozumu zamanı olmasıydı, birçok kasabada bağbozumu festivalleri vardı, birkaçına bizde katıldık. Genelde bir platformun üzerinde yerel kıyafetler giyinmiş fransızlar müzik eşliğinde dans ediyorlar, büfelerden yiyecek ve şarap alıp masalara oturup siz de bu güzellikleri izliyorsunuz. Yolumuzun üzerinde Orschwiller'de Hout-Koenigsburg şatosuna uğramadan geçmedik. Tepenin üstünde kurulmuş oldukça ihtişamlı tam bir ortaçağ şatosu. Köy, kasaba geze geze akşam saatlerinde Colmar'a vardık. Colmar gerçekten çok büyüleyici, yine sardunyalar ve gotik mimari, yarı ahşap, çiçeklerle bezenmiş evlere hayran kalmamak elde değil ve bu kadar iyi korunmuş olması insanı kıskandırıyor.Küçük Venedik (Petit Venice) bölgesi rüya gibi.  Lauch nehrinin iki kenarıda inanılmaz güzellikte sardunyalı evlerle çevrili. Okuduğum bazı makalelerde Petit Venice'in Venedik'den bile daha güzel olduğu anlatılıyordu, bence burası çok güzel kendine has bir yer, ama ben Venedik'le pek kıyaslayamadım. Sabah nehirdeki yansımalar gerçekten büyüleyiciydi. Colmar, Alsaz şarap başkenti olarak da anılıyor. Üçüncü gecemizde Colmar'da kaldıktan sonra ertesi sabah kalkıp şehir turumuzu bitirdikten sonra son şehrimiz Mulhouse'a doğru yine yola koyulduk. Colmar'dan sonra ilk durağmız Riquewihr oldu. Alsaz Şarap Yolu'ndaki en beğendiğimiz kasabalardan biri. Bence en turistik olanı. Burada oldukça fazla vakit geçirdik, kafeler, restoranlar olağanüstü çekici. Reisling şarabımızı içip bu güzel kasabanın keyfini çıkardık. Kasabanın etrafı bağlarla çevrelenmiş, seyre doyulmuyor. Çok şirin görünümlü bir otel var, bir kez daha gelirsem doğrusu Hotel De Ville 'i tercih ederim. Konumu müthiş güzel. Gönlümüz Riquewihr'de kalarak yola koyulduk yine. Colmar, Mulhouse arasındaki kasabalar daha fazla hoşumuza gitti. Hepsi birbirinden güzel orası kesin ama bazıları kalplerimizde daha fazla yer etti. Kaysersberg bunlardan biri. Öğle yemeğimiz için çok güzel bir seçimdi. Şansımıza havada inanılmaz güzeldi tüm gezi boyunca. Dört günlük gezide yarım gün yağmura yakalandık. Eguisheim beğendiğimiz diğer kasabalardan biri. Meydandaki çeşme bile sardunyalarla çevrili. Ribeauville, Itterswiller diğer Alsaz şarap yolu kasabalarından. Hepside birbirinden güzel. Alsaz, özellikle gotik mimari, çiçek ,özellikle sakız sardunya ve şarapseverler için çok güzel bir rota. Biz dört günde yaklaşık 550 km arabayla yolculuk yaptık, bu rotada gezmediğimiz pek bir yer kalmadı. Kesinlikle önereceğim bir gezi. Haziran ayının da çok uygun olduğunu düşünüyorum. Bütün bu güzel kasabaları gezdikten sonra akşam geç saatlerde Mulhouse!a vardık. Mulhouse çok özelliği olan bir şehir değil, akşam yemek yedik, kısa bir turdan sonra otele döndük. Ertesi gün öğlen saatlerinde uçağımıza bindik ve İstanbul'a döndük.